Çarşamba, Eylül 30, 2009

CSKA vs BJK




Bjk kusursuz düşüşünü bugünkü maçla devam ettirdi. Dikkatimi çeken husus futbolcuların sanki üzerlerinde bir ağırlık varmış gibi oynamaları ve maça konsantre olamamaları. Dolayısıyla organize futbol adına hiçbir şey yoktu sahada. Rüştü'nün de bireysel hatasının katkısıyla 2-1 yenik ayrıldı sahadan.

Aslında Beşiktaş kadro itibariyle kötü bir takım değil. Sivok, Ferrari göbekte, İsmail ve İbrahim kanatta defans 4'lüsü olarak bence iyiler ama kuşkusuz kademe algısı gelişmiş bir DM oyuncusunun eksikliğini hissediyorlar. Ne Fink ne de Ernst bu işi kotarabilecek gibi gözükmüyor. Pozisyon verilmesinin önemli sebeplerinden biri de bu. Bir de Yusuf, hiç olmazsa Avrupa Ligi'nde yedek klübesine daha çok yakışır gibime geliyor. Tello'nun sahada fantom takılması, Nihat'ın kötü oynamamasına rağmen hala üretememesi ve hadi hava koşullarını da ekleyelim Beşiktaş'ın kaybetmesine neden oldu.

Beşiktaş daha kötü bir duruma düşümez. Mustafa Denizli gitsin başka biri gelsin, daha iyi yönetir demiyorum ama takımın silkelenebilmesi için bir kan değişikliğine ihtiyacı var . Başka türlü olamayacak bu iş gibi.

Cumartesi, Eylül 26, 2009

Juventus - Genoa


Hernan Crespo, Genoa'nın 2. golü.


Perşembe günü şirketten çıkmadan bir minoset aldım. Almaz olaydım. Eve geldim, üzerimde bir ağırlık var böyle sanki yattım, yatacağım. Dedim iki bölüm Demages izleyim sonra da maçın karşısına otururum. Öyle de oldu iki bölüm Demages izleyip maçın karşısına oturdum. İlk yarıyı zor bela bitirdim. Amauri ve Iaqinta'nın birbirinden pek bir farklılıkları olmadığını her juventus maçı sonrası farkettiğim gibi yine farkettim. İkisi de çok güçlü, uzun ve kafa vuruşları yapabilen futbolcular. Juventus belki de İtalya Ligi'nin en çevik forvet oyuncularına sahip. Gerçi kendi aralarında pek anlaşamıyorlar. Iaquinta iki sene önce Udinese'den geldi, Amauri ise geçen sene Palermo'dan. Geçen sene bu ikili pek yanyana oynamadı. Birbirlerine tam olarak alışamamaları normal ama neredeyse tamamen aynı tip iki oyuncunun yanyana oynaması ne kadar doğru olur ki?

Maça dönersek Gasperini beni biraz şaşırttı. Elinde Palladino ve Palacio gibi oyuncuları varken sonradan bile oyuna dahil etmedi. Maç 1- 1 gidiyorken Hernan Crespo, Papastathopoulos ve Kharja oyuna dahil oldu. Tam da gözülerim düştü düşerken Hernan Crespo'nun mükemmel kafa golünü gördüm. Belki bir vay be! demişimdir. Ama golün tekrarı maçla ilgili son hatırladığım sahneydi, hemen ardından uyuyakalmışım. Normal olarak 82'de oyuna giren Trezeguet'in 85'teki golünü izleyemedim. Maç 2- 2 bitti. Juventus çok da bir şey kaybetmiş olmadı böylelikle. Geçen senenin zirvenin hemen altı takımlarından biriyle deplasmanda berabere kalmak Italya gibi bir ligde gayet başarı sayılabilecek bir netice.

Bu sezon kuşkusuz Inter ve Juventus ligi surklasse edecekler. Juventus mu Inter mi şampiyon olur? Inter daha yakın ama Juventus'un özlemi daha büyük. Inter son 4 senedir şampiyon oluyor. Bence bu sene yoğunluklarını Şampiyonlar Ligi'ne verirler artık ya da artık bence vermemeliler. Juventus ise en son 2003'te ulaştığı şampiyonluğa tekrar ulaşmak istiyor. Inter kadar iyi olmasın, Iyi de bir kadro kurdular. Felipe Melo ve Diego gibi iki oyuncuyu da kadrolarına kattılar. Şampiyonluk pek de uzak sayılmaz. Tek merak edilen güçleri Inter'e yetecek mi yetmeyecek mi?

Gözler şimdiden 15. haftada oynanacak Juventus- Inter maçında.

Damages




Bu aralar izlediğim dizi, imdb bilgileri.

Soundtrack

Tavsiye ediyorum.

Perşembe, Eylül 24, 2009

Internazionale & Eto'o




Artık şu konuda hem fikiriz herhalde. Eto'o'nun takım oyununa katkısı, Zlatan'dan daha ileri seviyede. Dolayısıyla takım oyununu geçen sene bir türlü oynayamayan Inter için Zlatan'ın yerine Eto'o'nun gelmesi büyük bir artı. Dün de gol attı Eto'o, geçen haftaki Parma maçında tamamen kişisel çabalarıyla sert savunma yapan ve şuursuz kapanan Parma'ya karşı da ilk golü o atmıştı. Galiba Eto'o'yu ve Inter'i bu sene bir hayli konuşacağız. Yeni transferler çok iyi işler yapıyorlar. Ben juventus maçını bekliyorum. Bu ligin kırılma noktası o maç olacak. Juventus'u çok izleme fırsatım olmadı ama geçen sene Serie A'da en çok beğendiğim takımdı. Bu sene de Felipe Melo ve Diego geldi. Lafı gelmişken bugün Juventus- Genoa maçı var. Çok keyifli olabilir bu maç. İzleyeceğiz..

Çarşamba, Eylül 23, 2009

Olmayınca Olmuyor



PSG yine Lyon'u geçemedi. Geçtiğimiz haftasonu Lyon karşısında kendi sahasında 50- 60 dakika boyunca çok baskılı oynamasına rağmen Lyon'un golünü 86. dakikada maçın ikinci yarısında oyuna giren, sezon başında 12 milyon euro'ya St. Etienne'den Lyon'a transfer olan Gomis attı. Ama maç her şekilde PSG'nin hakkkıydı ama işte olmayınca olmuyor:)

Perşembe, Eylül 17, 2009

Fenerbahce v Twente



Bryan Ruiz(FC Twente Enschede)

Fenerbahçe lige 5'de 5 yaparak başlarken Twente 6 maçın 4'ünden galibiyetle 2'sinden de beraberlikle ayrıldı. Bu iki beraberlikten biri Feyenord deplasmanından çıkarken diğeri kendi sahasında oynadığı PSV karşılaşması. Yani üstünkörü iki takımın da formda olduğunu söyleyebiliriz. Bu sene Şampiyonlar Ligi elemelerinde şansız bir şekilde Sporting Lizbon'a elenen Twente kadrosunu geçen sene Gent'te 12 gol 13 asistle oynayan Bryan Ruiz ile güçlendirirken Eljero Elia'yı Hamburg'a, Edson Braafheid'ı da Bayern Munich'e yolladı. Bu arada Elia için burda bir not düşmek lazım. Hamburg'da çok güzel işler yapıyor. Bu sene olmasa da seneye bu oyuncudan çok bahsedebiliriz.

Twente'nin özellikle Avrupa Kupalarında deplasmanda iyi oynadığını söyleyemiyorum ama kendi sahalarında bu takımı yenmek gerçekten zor. Burada alınan olası bir beraberliğin telafisini Twente deplasmanında arayamayacağız. Ama grubun genel görünümüne baktığımızda muhtemelen ilk ikiyi oluşturacak iki takımın maçını izleyeceğiz bugün.

Daum umarım bugün Mehmet Topuz tercihini kullanır ve artık yavaş yavaş Özer'i Alex'in yerine hazırlaması gerektiğini düşünmeye başlamıştır. Zira Alex 90 dakikayı kotarabilecek bir futbolcu değil. Türkiye Ligi'nde pek farkedilmeyen bu durum Avrupa'da mutlaka sorun yaratacak. Bu arada Wederson'a da bir çözüm bulma vakti yaklaşıyor. Tüm iyi niyetine rağmen özellikle sakatlık döneminden sonra Wederson çok verimli olamıyor.

Panathinaikos v Galatasaray

PanathinaikosGalatasaray

Güzel maç olacak gibi. Pana'da Cisse Cezalı, Elano ile Gilberto Silva rakip olacaklar.

PANATHINAIKOS
: Galinovic, Bjarsmyr, Vyntra ,Sarriegi, Darlas, Katsouranis ,Gilberto Silva, Simao, Ninis, Leto, Salpingidis

GALATASARAY: Leo Franco, Emre Güngör, Emre Aşık, Hakan Balta, Sabri, Mustafa Sarp, Mehmet Topal, Kewell, Keita, Arda, Baros

Ayhan'ın ofansa katkı yönünü dolduramıyor Mustafa Sarp ve Mehmet Topal. Özellikle Mehmet Topal'ın biraz daha ofansa yardımcı olması gerekiyor.

Galatasarayımız bugün Panathinaikos'u yener yarın da Milli Takım, Yunanistan'ı yenerse biraz fazla olmuş oluruz. Bu yüzden bu maç berabere bitsin yarın Milli Takım Yunanistan'ı yensin kabulumüzdür.

Çarşamba, Eylül 16, 2009

[maç sonrası] inter- barça




İlk yarı pek şaşırtıcı olmadı. Dengeli bir maç, iki taraf da ihtiyatlı bir futbol koydu ortaya. Sabri'den daha kötü orta açan bir futbolcu gördük: Muntari. Sabri'nin defans yönünü severiz biz, Muntari onu da yapadı bu gece. Eto'o çok istekliydi. Barça çok bir pozisyon üretemedi, Ibrahimoviç sahada çok gözükmedi. İkinci yarıda ise 70. dakikadan itibaren Inter fiziksel olarak çöktü; maçı hep kendi sahasında oynadı. Kontralarla gole gitmeye çalıştı ama başaramadı. Barcelona da gol atamayınca maç 0- 0 bitti. Çok keyifsiz bir maç değildi fakat Inter'den daha çok şey bekliyordum. Bu arada Ertem Şener bir hayli başarısızdı.

Şener'den aklımda kalanlar:
  • Ben hakeme baktım o yardımcısına.
  • Sıcak coğrafyayla soğuk coğrafyanın kusursuz karışımı.(Ibrahimoviç için)
  • Sıcak coğrafyanın soğuk adamı.( Eto'o için)
  • 3- 4 iyi futbolcunun bileşimi 1.68'lik futbolcu.(Messi)
  • Alman hakem olay yerinde.
  • Ordan iyi vurur! Ordan iyi vurur! Ama kötü vurdu.
  • Arkasında iki barsalı var.
  • Cesar'ın gözünde Messi bu şutla bir dev gibi göründü.
  • Recep ağbi. (Reklam arasında)
  • Orda bir güzelleme yapmak istedi Xavi ama olmadı.
  • Forma aşkının son fedaisi. (Zanetti için)
  • İnterin saha içerisindeki savunma avukatı. (Zanetti için)
Bu arada hakemlerin formaları da olmamış.

inter- barca



Büyütmek için tıklayın.


İnter'in son Parma maçını, Milan maçının özetlerini, Barcelona'nın Getafe maçının ilk yarısını ve Shaktar Donetsk maçının tamamını izledim. İlk izlenimim Inter'in açık oynayan takımlara karşı net pozisyonlar üretebilmesi. Mesela kazanmak için sahaya çıkan Milan'a karşı üstünlük sağlamak İnter için hiç de zor olmadı fakat parma maçı için aynı şeyi söyleyemiyorum. 70 dakika yüklenen taraf İnter'di fakat pozisyon vermeyen taraf da Parma oldu. Kesinlikle çok net diyebileceğimiz bir pozisyon bulamadı Inter. Ancak 71'nci dakikada Eto'o'nun kişisel becerisiyle attığı golden sonra oyunun açılmasıyla inter bir çok pozisyona girebildi. Dolayısıyla İnter'in bu kadrosu açık oynayan takımlara karşı iş yapabilecek kapasitede. Barcelona'dan hiç aşağı kalır bir yanları yok. Sneijder takıma çok erken entegre oldu, Motta güzel işler yapıyor, Stankovic eski formunda olmamasına rağmen sırıtmaz. Lucio ile Samuel çok iyi anlaşıyorlar. Maicon kaldığı yerden devam ediyor.

Barcelona çok oturmuş bir takım olabilir ama ne Ibrahimovic'in Barcelona'nın collectif futboluna ayak uydurabildiğini ne de Eto'o'nun yerini doldurabildiğini düşünüyorum. Bugün bir çok şey daha da netleşecek. Inter'in ne ağır bir hezimete uğrayacağını ne de kaybedeceğini düşünüyorum. Kaldı ki galibiyet hiçbirimizi şaşırtmasın.

Bugün tarafım inter, bir de şu tshirtü alabilsem bir şekilde çok güzel olacak.

Bjk- Mufc



Beşiktaş 1- 0'a bile seviniyordur belki ama bu kadar kötü performansı Beşiktaş'tan bile beklemiyordum.

Salı, Eylül 01, 2009

L'instinct de mort & L'ennemi public n°1




Jacques Mesrine'in hayatını anlatan 2 bülümlük film serisi. Ben izledim, çok beğendim. Jacques Misrene ile ilgili ekşisozlukte şoyle bir entry var:

1936 fransa doğumlu jaques mesrine oldukça sıra dışı (kanundışı) bir hayat yaşamıştır. cezayir savaşçısı, banka soyguncusu, polis katili mesrine, en çok fransa ve kanada daki yüksek güvenlik cezaevlerinden kanlı firarları ile tanınmış ve o zamanlar bir nevi halk kahramanı statüsüne ulaşmıştır. sadece kendi adaletine göre hareket eden ve fransa hükümetine cezaevlerinde uygulamış oldukları psikolojik baskıdan dolayı (f tipi hücre sistemi, diğer mahkumlardan tamami izolasyon, ziyaretlerde bant kayıtları vs...) savaş açan mesrine, bu ülkede bir numaralı devlet düşmanı ilan edilmiştir. 1979 senesinde paris de onun yakalanması için kurulmuş özel tim’ler tarafından arabasında kırmızı ışıkta bekleyen mesrine, vücuduna isabet eden yirmi kurşun ile öldürülmüştür.
yazar:pseudo

Filmlerin imdb bilgileri: L'instinct de mort, L'ennemi public n°1.