Maç Sonrası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Maç Sonrası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazar, Ekim 04, 2009

Lens vs Lyon (0- 2)



Dünkü maçta sahanın hakimi kuşkusuz taraftarının da desteğiyle Lens'dı. Lyon kontra atak futbolu oynamak zorunda kaldı. Lyon yetenekli futbolculara sahip olduğu için belki bu maçı aldı ama bundan sonraki haftalarda Lens'ın kendi sahasında oynadığı maçlara daha çok dikkat etmek gerekiyor. Lens'in orta saha oyuncusu Demont'un bir penaltı kaçırdığını da soyleyip Lens'in kolay kolay kendi sahasında yenilmeyecek bir görüntü çizdiğini belirteyim. Orta sıra takımlarıyla mücadele ederken Lens iyi oranlar sağlayabilir bize.

Lyon bu galibiyetle Bordeaux'nun St Etienne'e 3-1 kaybetmesiyle Ligue 1'de yenilgisiz olarak liderliğe yükseldi.

Salı, Ağustos 18, 2009

Nereden Nereye

Bu hafta 3 maç izleme fırsatım oldu. Galatasaray- Denizlispor, Trabzonspor- Diyarbakırspor ve Fenerbahçe- Sivasspor. Açıkçası Türkiye Liginde bu kadar keyifli karşılaşmaları aynı hafta içinde izlediğimi hatırlamıyorum. Özellikle Fenerbahçe- Sivas mücadelesi tam evlere şenlik. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle bastıran Fenerbahçe, 7 oyuncuyla katı defans yapan Sivas, daha da önemlisi iki tarafın da puanı çok arzulaması; işte bunlar görmek istediğimiz hareketler. Hafta'nın maçının oynandığı Şükrü Saraçoğlu'na bir bakalım.



Denizlispor önünde Fenerbahçe geçen sene oynadığı futboldan pek farklı oynamamıştı. Denizli'nin de lige daha hazır olmamasından dolayı rahatça 3 puana uzandı. Tabii erken gelen golün de rehavete soktuğundan bahsedebiliriz. Bu hafta ise Fenerbahçe, gerçekten maça çok istekli başladı. Bunun en büyük sebebi Daum falan değil, tamam kondisyon açısından büyük artı sağlamış olabilir ama hepimiz dostuz şimdi kandırmayalım birbirimizi. Gerçek sebep oyuncu fazlalığı. Geçen sene Roberto Carlos'un yerine kim oyuna dahil olabilirdi? Wederson da sakattı büyük bir bölümde, hiç kimse peki ya bu sezon; Wederson da oynayabilir o bölgede Uğur Boral'da, Dos Santos da. Aynı şekilde Sol açıkta da 3 tane seçenek var. Selçuk'u düşünelim, geçen sene Deniz, Maldonado, Josico vardı. Bu sene Baroni, Mehmet Topuz, Özer Hurmacı. Transferleri siz de biliyorsunuz. Her mevkide bu durum varken Fenerbahçe futbolcularının maçı boşlaması gibi bir durumdan söz edilemez. Yalnız Galatasaray'da Fenerbahçe'de de doğacak bir sorun var. Bu kadar yıldız oyuncuyu nasıl tasnif edeceksin. Hadi Reijkard rotasyonu seven bir hoca ya Daum gibi 15 oyuncuyla sezonu kapamayı seven bir hocan varsa ne olacak? Artık Daum'un elinde çok koz var. İstediği gibi takımı oluşturabilir. Benim ideal 11'im de her zaman söylerim Alex'e yer yoktur. Savunma yapmayan bir futbolcunun takımda yer almaması gerekir. Ha ne olur 4-4-2 oynarsın Alex'i forvete koyarsın devam edersin, e ne gerek var. Koy Mehmet Topuz'u yine aynı oyununu oyna ve 10 kişi savunma da yap. Ya da takımın 2000'inin Galatasaray'ı olacak, tek futbolcu haricinde koşmayan futbolcun olmayacak. O zaman tamam. Ama böyle bir durum da yok. Selçuk daha çakılı oynuyor. Dos Santos presi sevmeyen bir oyuncu. Kazım savunma nedir bilmiyor. Bu takımla bu hayal gereksiz. Takımını şöyle kurarsan lafım yok. Volkan, geri dortlu; Gokhan, Lugano, Bilica, Dos Santos. Orta dörtlü; Mehmet Topuz, Emre, Baroni, Wederson(Tuncay). İleri ikiliye de Alex ve Guiza'yı koy. Ha o zaman tamam. Ama başka türlü en iyisini hedefleyen Fenerbahçe'de Alex fazlalık. Kaldı ki iyi takımlarla oynanan maçlarda Alex iyi markaj altında kayboluyor.

Özer konusunda da bir şeyler söylemek istiyorum. Umarım korktuğum başıma gelmez ama bir Kemal Aslan vakası daha yaşanabilir.

Diğer maçlarla ilgili de bilahare bir şeyler söyleyeceğim.

Pazar, Ağustos 16, 2009

15.08.2009 Trabzonspor- Diyarbakırspor




Trabzon kendi sahasında 2- 1'lik bir skorla Diyarbakır'a boyun eğdi. Maçı izleyenler görmüştür, bu maç 10 kere oynansa Diyarbakır en fazla bir galibiyet alabilirdi. Tüm maç boyunca belki de Diyarbakır'ın kalenin önüne 4 kere gelebilmiş olması ve 2'sini gole çevirmesi tamamen Trabzon'un defans bölgesindeki zaafiyetinden kaynaklanıyor. İkincisi Trabzon çok güzel top yapıyor, ayağa oynayan bir takım. Trabzon bir de sürekli kanatlardan yapılan ortalarla gol arıyor. Neden sürekli kanatlardan yapılan ortalarla gol bulmaya çalıştıklarına anlam veremiyorum diyemiyorum çünkü forvet hattında da Umut Bulut çok yetersiz kalıyor. Peki Umut Bulut'un çok yetersiz kaldığı ortadayken ve Trabzon'un orta saha bloğu belki de Türkiye'nin en iyi orta saha oyuncularını barındırıyorken neden hala orta saha'ya takviye aranıyor da forvet ve defans'a takviye yapılmıyor, işte buna anlam veremiyorum. Umarım Umut forma girer ve defans bloğu da kendine gelir çünkü Trabzon oluşturduğu kadrosuyla özellikle orta alan'da topu kaptırmayan, ayağa oynayan ve göze çok hoş gelen bir futbol oynuyor.

Açıkçası Trabzon'un bu hali Galatasaray'ın 2000'deki halini hatırlatıyor bana ama Galatasaray'ın defansında Ümit Davala, Bülent Uygun, Popescu, Hakan Ünsal varken ve Forvet'te de Hakan Şükür(ki kariyerinin zirvesindeydi) varken Trabzon'da Serkan, Song, Egemen, Cale forvette ise Umut Bulut oynuyor. Çok yazık Trabzon treni kaçırıyor, hem de böyle bir orta saha bloğuna sahipken. İyi bir santrafor ve bir de defans'ın göbeğine alınacak futbolcuyla Trabzon bu sene hem ligde hem Avrupa'da çok iş yapar. Ama bu konsepte kişisel hatalarla yenilgiler ya da yenilen goller kaçınılmaz olacak. Sadri Şener'in bu takım için çok büyük fedakarlıklar yaptığını kimse yadsıyamaz ama tam da en iyisini oluşturmak istiyorlarsa iyi bir forvet ve Song'un yerine iyi bir defans almaları gerekiyor. Görünen köy kılavuz istemez.

13.08.2009 Fenerbahçe - Çaykur Rizespor




Çaykur Rizespor'un yeni stadı açılışı sebebiyle iki takım karşı karşıya geldi. Seyir zevki olan bir maç olmasının yanında Rize'nin çok diri gözükmesi Bank Asya Ligi'nin de ne kadar çekişmeli geçeceğinin kanıtı niteliğindeydi. Fenerbahçe sahaya 4-4-1-1 görünüşlü 4-6 gibi bir dizilişle çıkarken yıldızlarından yoksundu. Mert Günok, Deniz Barış, Bilica, Bekir, Wederson, Ali Bilgin, Christian, Mehmet Topuz, Selçuk, Deivid, Uğur Boral kadrosuyla sahaya çıktı. Herkesin merak ettiği Mehmet Topuz, göze hoş gelen bir futbol ortaya koydu. Özellikle Gol vuruşu akıl doluydu. Kaptan olarak sahaya çıkması yüksek ihtimalle sene başında yaşanan olayları Topuz'a unutturabilmek içindi. Sen bizim için çok önemli bir futbolcusun demenin diğer yolu. Bu maçı izlerken aklımdan geçen fener şablonuna bir adım daha yaklaştım. Zaten her zaman 10 numara karşıtı biri olarak şablonumda Alex'e 4-4-2'nin ortadaki 4'lüsünde yer veremiyorum. Türkiye liginde ileri ikiliden biri olabilir ama kesinlikle önemli Avrupa Ligi maçlarında ve özellikle deplasmanlarda Alex'e yer veremiyorum. Total futbol oynamak isteyen takımlarda artık defans yapmayan adamı tutmak çok büyük bir külfet. Alex de bu tanıma uyan bir futbolcu. Aslında Alex mğthiş bir yedek oyuncu oyunun kilitlendiği anlarda sahaya sürülmesi gereken bir futbolcu. O yüzden Alex'in satılması taraftarı da değilim. Zaten kim alır ki? Hakkında o kadar methiyeler düzdüğümüz futbolcuya tek bir teklif bile gelmedi. Neyse Şablonumuzu dolduralım. Volkan, Gökhan, Bilica, Önder(Lugano), Carlos (Tuncay'ın dönmesi durumunda Andre Dos santos) , Mehmet Topuz, Christian, Emre, Andre Dos Santos( Tuncay'ın dönmesi durumda Tuncay), Semih, Guiza. Tipik bir 4-4-2. Artık Alex'in yaptığını yapabilecek 4 futbolcu var. Hepsi de defansif olarak da ayakta kalabilen futbolcular. Kaldı ki Semih, Guiza da çalışan pres'de bulunan oyuncular.